Klavyedeki notaları bulma PDF

Dün oluşturduğum klavyedeki notaları bulma ile ilgili konumdaki geri dönüşler sonucu yöntemleri görselleştirdim. Tüm şemaları yüklediğim PDF dosyasında bulabilirsiniz. Umuyorum ki işinize yarar.
"Eğer bilmiyorsanız ilk 3 teldeki notaları kesinlikle ezberleyiniz."
Sanırım bu ifadede kastedilen şey aslında ilk 3 PERDE.
Bunun neden sistem için gerekli olduğu çok açık değil ama. Yani bu ilk 3 perdedeki bilgiyi aslında bir yere aktarmıyoruz tam olarak, fakat sistem geri kalanına dair daha fazla şey söylediği için, bu ilk 3 perde bize kalıyor gibi. Ben böyle anlıyorum. Belki bunu netleştirmek iyi olabilir.
 
Günlük egzersiz için sanırım şöyle bir yaklaşım geliştirilebilir:
1) Boş teller ve yarım seslik hareketler üzerinden ilk 3 perdenin isimleri
2) 5. ve 7. perdeye ilişkin bilgiler üzerinden 4-8. perdelerin isimleri
3) 12. perde ve 10. perdeler referans alınarak 9-12. perde bölgesi.
Buralardaki arızasız notalar öğrenilip bunlar baz alınarak arızalı olanlar da isimlendirilebilir.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #4
"Eğer bilmiyorsanız ilk 3 teldeki notaları kesinlikle ezberleyiniz."
Sanırım bu ifadede kastedilen şey aslında ilk 3 PERDE.
Bunun neden sistem için gerekli olduğu çok açık değil ama. Yani bu ilk 3 perdedeki bilgiyi aslında bir yere aktarmıyoruz tam olarak, fakat sistem geri kalanına dair daha fazla şey söylediği için, bu ilk 3 perde bize kalıyor gibi. Ben böyle anlıyorum. Belki bunu netleştirmek iyi olabilir.
Düzelttim, ilk 3 perdelerdeki notayı ezberletme nedenimi de yazdım uyardığınız için çok teşekkürler
 
Ellerinize sağlık. Aslında herhangi basit bir soloyu nota nota ''More Than A Feeling'' mesela öğrenip ve notalarını bilerek çalıp sizin çalışmanızdaki gibi alternatif pozisyonlarda da aynı işlemi yapmak çok güzel bir nota ezberleme yöntemi olabiliyor. Böylelikle bendlerde nota farkındalığı da gelişiyor.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #6
Günlük egzersiz için sanırım şöyle bir yaklaşım geliştirilebilir:
1) Boş teller ve yarım seslik hareketler üzerinden ilk 3 perdenin isimleri
2) 5. ve 7. perdeye ilişkin bilgiler üzerinden 4-8. perdelerin isimleri
3) 12. perde ve 10. perdeler referans alınarak 9-12. perde bölgesi.
Buralardaki arızasız notalar öğrenilip bunlar baz alınarak arızalı olanlar da isimlendirilebilir.
Bir sorum olacak, klavyede arızasız notalarda dolaşsam A minör ya da C majör tonunda kalmış olur muyum tabi ki karar ses önemli ama detone duyulur mu
 
Bir sorum olacak, klavyede arızasız notalarda dolaşsam A minör ya da C majör tonunda kalmış olur muyum tabi ki karar ses önemli ama detone duyulur mu
Tek başınıza çalarken böyle bir risk yok elbette.
C majör veya A minör altyapı üzerine çalarken kimi notalar daha farklı duyulabilir arkadaki akora göre. Bununla ilişkili bir başlık açmıştım:
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #8
Tek başınıza çalarken böyle bir risk yok elbette.
C majör veya A minör altyapı üzerine çalarken kimi notalar daha farklı duyulabilir arkadaki akora göre. Bununla ilişkili bir başlık açmıştım:
Peki akorun hızlı değiştiği şarkılarda (metal şarkıları gibi şarkılar mesela) o an çalan akora uygun soloyu nasıl çalabilirim zor olmaz mı, bir de 5'li akorlar majör mü minör mü yoksa o an verdiği hissiyata göre mi nitelendiririz
 
Peki akorun hızlı değiştiği şarkılarda (metal şarkıları gibi şarkılar mesela) o an çalan akora uygun soloyu nasıl çalabilirim zor olmaz mı, bir de 5'li akorlar majör mü minör mü yoksa o an verdiği hissiyata göre mi nitelendiririz
Şarkının tonu değişmiyorsa aynı tonda sabit kalabilirsiniz akor değiştikçe. İlk başta böyle çalabilirsiniz. Zamanla akor değiştikçe o akorun seslerini de vurgulayarak ki gene tonda kalıyorsunuz zaten soloyu çeşitlendirebilirsiniz. Gam ile akor farklı olaylar. Akor gamdaki en az üç sesten oluşur. Yani siz o şarkının tonunu diyelim ki Am olsun, Am gamını çalmaya devam edebilirsiniz. Ama sonra Dm gelmesi Dm gamına geçmeniz anlamına gelmez. Dm akorunun seslerini çalabilirsiniz ki Am gamının içindedir bu sesler. Diğer sorunuz 5li akorlar tek başına majör minör karakteri vermez. Benim izlediğim yol minör ve majör iki yoldan solo atmak. Hangisi uyuyorsa ton karakteri odur. Ama bu benim izlediğim yol. Belki de teorik olarak denemeden bulma yöntemi vardır.
 
Peki akorun hızlı değiştiği şarkılarda (metal şarkıları gibi şarkılar mesela) o an çalan akora uygun soloyu nasıl çalabilirim zor olmaz mı, bir de 5'li akorlar majör mü minör mü yoksa o an verdiği hissiyata göre mi nitelendiririz
Akorun hızlı değiştiği şarkılarda her akoru yakalamak mümkün olmaz ve gerekli de değildir. Önemli olan, "nefes aldığınız"/uzun notayı tuttuğunuz noktada altyapıya uygun bir notayı yakalamanızdır. Yakalayamazsınız da (yani yarım seslik mesafe oluştuysa ve ses havada kaldıysa) bu notayı en yakındaki dizi sesine götürerek çözebilirsiniz. Bu aslında ton dışındaki notalar için bile doğrudur, doğru şekilde çözerseniz kötü duyulmaz.
Bunun şakayla karışık bir açıklaması da şöyledir: "Vurgulamadığınız müddetçe hiç bir nota yanlış değildir".

Bahsettiğim yazıyı bu doğrultuda tekrar okuyup bir yandan da kendi doğaçlama tecrübenizi oluşturun. Orada yazılanlar bir seferde anlaşılacak şeyler değil, (benim yıllarımı aldı o düzeyde açıklayabilir hale gelmek meseleyi), zaman içerisinde tekrar tekrar dönüp bakmanızı tavsiye ederim. Özellikle bir armonik fonksiyondan diğerine geçişi vurgulamaya yönelik kısımları anlamak başlangıçta kolay değildir. Zaman içerisindeki bu hareketleri duyup, istediğinizi vurgulayabilir ve istediğinizi de yok sayabilirsiniz.

Aşağıdaki altyapıyı dinleyin mesela: Dm tonunda. Gm ve Bb majör akorlarına geçtiği her noktada eğer isterseniz sizde Bb notasını vurgulayabilirsiniz. Ama dilerseniz bu notayı hiç çalmadan sadece Dm pentatonik ile de emprovize çalabilirsiniz. Bb notasını vurguladığınızda, özellikle de yarım ses hareketlerle, mesela Dm üzerinde A sesinden Bb majör veya Gm üzerinde Bb notasına geçtiğinizde, kulağınızda farklı bir etki oluşacaktır. Eğer daha bu akorlara (subdominant fonksiyon) geçmeden Dm üzerinde Bb notasını vurgulamaya çalışırsanız o zaman nota "havada kalacaktır", o zaman bunu en yakındaki sese (mesela A notasına) götürüp çözmek çok daha iyi olur. Pek çok gitarist bu yüzden majör dizi yerine minör pentatonikle çalmayı tercih eder, çünkü söz konusu yarım ses etkisi orada zaten yoktur.

Benzer bir durum A7 akoru (dominant fonksiyon) için de geçerlidir. Bu akorun karakter sesi olan C# sesini o akor üzerinde yakalayabilirsiniz. Veya diğer akor sesleri olan E ve G notalarını yakalamayı deneyebilirsiniz. Eğer Bbmajör akoru üzerinde F sesinden gelip A7 üzerinde E sesine geçerseniz, yine kulağınızda o farklı etkiyi duyarsınız.

Ama bütün bunları hiçe sayıp pek çok kişi gibi sadece D minör pentatonik ile takılabilirsiniz. Zamanla, kulağınız daha farklı şeyleri duymayı istedikçe dediklerimi yapmayı deneyin. Üzülerek söylüyorum ki pek çok amatör gitarist zaten D minör pentatonik evresinin ötesine hiç geçemez, işin gerçeği bu.


Son sorunuzun yanıtı şu: 5li akorlar eğer belli bir ton içerisinde kalacak şekilde akıyorsa, bu durumda kulağınızı kullanarak hangi akorları temsil ettiklerini bulabilirsiniz. Majör dizinin armonizasyonunu öğrenin tabii:) Bu tip şarkılarda klavye veya solo partisindeki ekstra notalar sayesinde akorların karakterleri belirgin hale gelir.
Ancak bu her zaman geçerli değildir. Örneğin Metallica gibi pek çok metal grubu 5'li akorları kullanırken ton dışındaki başka sesleri de kullanır. Bu durumda daha güvenli diziler (pentatonik) veya spesifik olarak o arızalı sesleri verecek modlar/diziler tercih edilebilir. Buralarda kulağınıza güvenmek en doğrusu olur çünkü zaten klasik armoni-teori ile yazılan parçalar değil bu tip şeyler.
 
Son düzenleme:
Akorun hızlı değiştiği şarkılarda her akoru yakalamak mümkün olmaz ve gerekli de değildir. Önemli olan, "nefes aldığınız"/uzun notayı tuttuğunuz noktada altyapıya uygun bir notayı yakalamanızdır. Yakalayamazsınız da (yani yarım seslik mesafe oluştuysa ve ses havada kaldıysa) bu notayı en yakındaki dizi sesine götürerek çözebilirsiniz. Bu aslında ton dışındaki notalar için bile doğrudur, doğru şekilde çözerseniz kötü duyulmaz.
Bunun şakayla karışık bir açıklaması da şöyledir: "Vurgulamadığınız müddetçe hiç bir nota yanlış değildir".

Bahsettiğim yazıyı bu doğrultuda tekrar okuyup bir yandan da kendi doğaçlama tecrübenizi oluşturun. Orada yazılanlar bir seferde anlaşılacak şeyler değil, (benim yıllarımı aldı o düzeyde açıklayabilir hale gelmek meseleyi), zaman içerisinde tekrar tekrar dönüp bakmanızı tavsiye ederim. Özellikle bir armonik fonksiyondan diğerine geçişi vurgulamaya yönelik kısımları anlamak başlangıçta kolay değildir. Zaman içerisindeki bu hareketleri duyup, istediğinizi vurgulayabilir ve istediğinizi de yok sayabilirsiniz.

Aşağıdaki altyapıyı dinleyin mesela: Dm tonunda. Gm ve Bb majör akorlarına geçtiği her noktada eğer isterseniz sizde Bb notasını vurgulayabilirsiniz. Ama dilerseniz bu notayı hiç çalmadan sadece Dm pentatonik ile de emprovize çalabilirsiniz. Bb notasını vurguladığınızda, özellikle de yarım ses hareketlerle, mesela Dm üzerinde A sesinden Bb majör veya Gm üzerinde Bb notasına geçtiğinizde, kulağınızda farklı bir etki oluşacaktır. Eğer daha bu akorlara (subdominant fonksiyon) geçmeden Dm üzerinde Bb notasını vurgulamaya çalışırsanız o zaman nota "havada kalacaktır", o zaman bunu en yakındaki sese (mesela A notasına) götürüp çözmek çok daha iyi olur. Pek çok gitarist bu yüzden majör dizi yerine minör pentatonikle çalmayı tercih eder, çünkü söz konusu yarım ses etkisi orada zaten yoktur.

Benzer bir durum A7 akoru (dominant fonksiyon) için de geçerlidir. Bu akorun karakter sesi olan C# sesini o akor üzerinde yakalayabilirsiniz. Veya diğer akor sesleri olan E ve G notalarını yakalamayı deneyebilirsiniz. Eğer Bbmajör akoru üzerinde F sesinden gelip A7 üzerinde E sesine geçerseniz, yine kulağınızda o farklı etkiyi duyarsınız.

Ama bütün bunları hiçe sayıp pek çok kişi gibi sadece D minör pentatonik ile takılabilirsiniz. Zamanla, kulağınız daha farklı şeyleri duymayı istedikçe dediklerimi yapmayı deneyin. Üzülerek söylüyorum ki pek çok amatör gitarist zaten D minör pentatonik evresinin ötesine hiç geçemez, işin gerçeği bu.


Son sorunuzun yanıtı şu: 5li akorlar eğer belli bir ton içerisinde kalacak şekilde akıyorsa, bu durumda kulağınızı kullanarak hangi akorları temsil ettiklerini bulabilirsiniz. Majör dizinin armonizasyonunu öğrenin tabii:) Bu tip şarkılarda klavye veya solo partisindeki ekstra notalar sayesinde akorların karakterleri belirgin hale gelir.
Ancak bu her zaman geçerli değildir. Örneğin Metallica gibi pek çok metal grubu 5'li akorları kullanırken ton dışındaki başka sesleri de kullanır. Bu durumda daha güvenli diziler (pentatonik) veya spesifik olarak o arızalı sesleri verecek modlar/diziler tercih edilebilir. Buralarda kulağınıza güvenmek en doğrusu olur çünkü zaten klasik armoni-teori ile yazılan parçalar değil bu tip şeyler.

Açıkcası sizin attığınız yazıyı okudum ama anlayamadım hatta siz linki atmadan önce birkaç kez okumuştum seviyem anlamak için yeterli değil, tabi ilk okumam ile sonraki okumalarım arasındaki anlama seviyem değişti daha fazla anlıyorum yazıdaki bilgileri.

Kötü duyulmamayla ilgili verdiğiniz örnekle ilgili tecrübem var, D minör bir altyapı hazırlamıştım ve akor ilerleyişini istemeden sizin bahsettiğiniz gibi Am veya Gm akorlarına uğradıktan sonra Bb'e uğrayarak çalmıştım. Üzerine solo çalarken ton dışına zaman zaman çıktığımda, aslında istemeden yanlış nota basıyordum, yanlış duyulmadığını fark ettim.

Bilinçli şekilde pentatonik gamları inip çıkmıyorum çünkü bu bir yerde refleksleşiyor ve hep tek düze çalmaya başlatıyor bence. Onun yerine klavyeyi ve lickleri öğrenip, ufak ufak melodiler yazmaya çalışıyorum. Hatta daha farklı şeyler dinlemek ve geniş bir yelpazede müzik yapmak istediğimden içinde gitar olmayan pop şarkılarının arkasına akor yazıp onları çalıyorum tabi bunun için şarkının tonuna bakıyorum kulağımdan akor çıkaracak seviyeye gelmedim. Ama o akorların üzerine solo çalmaya çalışınca çok çuvallıyorum o da tecrübesizliğimle ilgili, aşmaya çalışıyorum

Bahsettiğim tam olarak Metallica'nınki gibi olan şarkılardı şimdi çözdüm konuyu. Belki de eskisi kadar metal müzikten keyif almama nedenim de, müzikal olarak çok zengin olmaması o yüzden blues dinlemekten daha çok keyif alıyorum artık
 
Açıkcası sizin attığınız yazıyı okudum ama anlayamadım hatta siz linki atmadan önce birkaç kez okumuştum seviyem anlamak için yeterli değil, tabi ilk okumam ile sonraki okumalarım arasındaki anlama seviyem değişti daha fazla anlıyorum yazıdaki bilgileri.

Kötü duyulmamayla ilgili verdiğiniz örnekle ilgili tecrübem var, D minör bir altyapı hazırlamıştım ve akor ilerleyişini istemeden sizin bahsettiğiniz gibi Am veya Gm akorlarına uğradıktan sonra Bb'e uğrayarak çalmıştım. Üzerine solo çalarken ton dışına zaman zaman çıktığımda, aslında istemeden yanlış nota basıyordum, yanlış duyulmadığını fark ettim.

Bilinçli şekilde pentatonik gamları inip çıkmıyorum çünkü bu bir yerde refleksleşiyor ve hep tek düze çalmaya başlatıyor bence. Onun yerine klavyeyi ve lickleri öğrenip, ufak ufak melodiler yazmaya çalışıyorum. Hatta daha farklı şeyler dinlemek ve geniş bir yelpazede müzik yapmak istediğimden içinde gitar olmayan pop şarkılarının arkasına akor yazıp onları çalıyorum tabi bunun için şarkının tonuna bakıyorum kulağımdan akor çıkaracak seviyeye gelmedim. Ama o akorların üzerine solo çalmaya çalışınca çok çuvallıyorum o da tecrübesizliğimle ilgili, aşmaya çalışıyorum

Bahsettiğim tam olarak Metallica'nınki gibi olan şarkılardı şimdi çözdüm konuyu. Belki de eskisi kadar metal müzikten keyif almama nedenim de, müzikal olarak çok zengin olmaması o yüzden blues dinlemekten daha çok keyif alıyorum artık
Madem blues ile ilgileniyorsunuz, bir kaç şeyi açıklığa kavuşturmak iyi olur:
Minör pentatonik, rock gitarın da temelidir. Kesinlikle kötü bir şey değil pentatonik çalmak, sadece buna farklı notaları da eklemeyi öğrenmek lazım.
Minör blues (atttığım altyapı örneği de minör blues aslında) minör dizi ve minör pentatonik ile çalmaya son derece uygundur.
Ama dominant akorlara dayalı klasik blues aslında son derece sofistike bir şey, çünkü dominant akorlar üzerine çalınabilecek bir sürü şey var. İşte esas bu noktada sadece bir tane minör pentatoniğe yapışıp kalmaktan kaçmak ve başka notaları eklemeyi öğrenmek lazım. Mesela minör 3'lüyü majör 3'lüye yürütmeyi öğrenmek, eksik beşli derecesini (blues notası) tam beşliye yürütmek filan gibi... Bunlar kulağınızı da çalışımınızı çok geliştirecek şeyler. Bu kadar yıl sonra ben de döndüm dolaştım ve yine bluesa geldim, gerçekten de farklı yaklaşımlarla çalındığı zaman blues muhteşem bir şey ve kazandığınız tecrübe metalden caza kadar her alanda işinize yarar.
Ama ne yazık ki etrafta çok fazla sıradan blues icracısı var, bunlar yüzünden de insanlar sıkılmış durumda bluesdan. Bu anlamda Ross Campbell bence genç kuşaktan müthiş bir blues gitaristi ve hocalığı da çok iyi. Ben uygun fiyata bulunca iki kursunu aldım (beyond pentatonics ve funky blues lines); çaldığı şeylerde beni zorlayacak bir şey yok, ama blues geleneği ile düzgün cümleler kurmayı öğrenmek (ve ekstra notaları minör pentatoniğe eklemeye alışmak) için mükemmel kaynaklar. Bir noktada gerçekten ağırlığı cümle kurmaya vermek gerekiyor eğer asıl amaç emprovize ise.
 
Madem blues ile ilgileniyorsunuz, bir kaç şeyi açıklığa kavuşturmak iyi olur:
Minör pentatonik, rock gitarın da temelidir. Kesinlikle kötü bir şey değil pentatonik çalmak, sadece buna farklı notaları da eklemeyi öğrenmek lazım.
Minör blues (atttığım altyapı örneği de minör blues aslında) minör dizi ve minör pentatonik ile çalmaya son derece uygundur.
Ama dominant akorlara dayalı klasik blues aslında son derece sofistike bir şey, çünkü dominant akorlar üzerine çalınabilecek bir sürü şey var. İşte esas bu noktada sadece bir tane minör pentatoniğe yapışıp kalmaktan kaçmak ve başka notaları eklemeyi öğrenmek lazım. Mesela minör 3'lüyü majör 3'lüye yürütmeyi öğrenmek, eksik beşli derecesini (blues notası) tam beşliye yürütmek filan gibi... Bunlar kulağınızı da çalışımınızı çok geliştirecek şeyler. Bu kadar yıl sonra ben de döndüm dolaştım ve yine bluesa geldim, gerçekten de farklı yaklaşımlarla çalındığı zaman blues muhteşem bir şey ve kazandığınız tecrübe metalden caza kadar her alanda işinize yarar.
Ama ne yazık ki etrafta çok fazla sıradan blues icracısı var, bunlar yüzünden de insanlar sıkılmış durumda bluesdan. Bu anlamda Ross Campbell bence genç kuşaktan müthiş bir blues gitaristi ve hocalığı da çok iyi. Ben uygun fiyata bulunca iki kursunu aldım (beyond pentatonics ve funky blues lines); çaldığı şeylerde beni zorlayacak bir şey yok, ama blues geleneği ile düzgün cümleler kurmayı öğrenmek (ve ekstra notaları minör pentatoniğe eklemeye alışmak) için mükemmel kaynaklar. Bir noktada gerçekten ağırlığı cümle kurmaya vermek gerekiyor eğer asıl amaç emprovize ise.
Aslında pentatonik çalmamamaktan kastım bahsettiğiniz gibi 5 sesli şekilde çalmamak. Daha yaratıcı olmak için pentatonik in-çık egzersizi yapmıyorum, pentatonik gamı altyapı üzerinde çalıyorum ve notalarını anlamak için klavyede kendim keşfetmeye çalışıyorum yerlerini. Majör dizi kitabınızdaki stille in-çık yapıyorum parmak egzersizi için.
Aşağı yukarı her gitaristin blues'a dönme sebebi bence blues'un fazla kültürden etkilenmesi, farklı kültürleri etkilemesi. Slash de blues'dan etkilenmiş, Eddie Hazel de. Müzik evrensel olsa bile blues çalanın yetiştirildiği kültür de önemli, yetenekten bağımsız bir şey bu. Bir yazınızda çok sesli müziğe yabancılıktan bahsetmiştiniz, sıradan blues çalma nedeninin bu olduğunu düşünüyorum.

Bana Jeff McErlain'i önermiştiniz müziklerini çok beğenmiştim.
Son zamanlarda eski bir grup olsa da Savoy Brown'u keşfetmiştim ve müziklerini çok beğendim.
 
Aslında pentatonik çalmamamaktan kastım bahsettiğiniz gibi 5 sesli şekilde çalmamak. Daha yaratıcı olmak için pentatonik in-çık egzersizi yapmıyorum, pentatonik gamı altyapı üzerinde çalıyorum ve notalarını anlamak için klavyede kendim keşfetmeye çalışıyorum yerlerini. Majör dizi kitabınızdaki stille in-çık yapıyorum parmak egzersizi için.
Aşağı yukarı her gitaristin blues'a dönme sebebi bence blues'un fazla kültürden etkilenmesi, farklı kültürleri etkilemesi. Slash de blues'dan etkilenmiş, Eddie Hazel de. Müzik evrensel olsa bile blues çalanın yetiştirildiği kültür de önemli, yetenekten bağımsız bir şey bu. Bir yazınızda çok sesli müziğe yabancılıktan bahsetmiştiniz, sıradan blues çalma nedeninin bu olduğunu düşünüyorum.

Bana Jeff McErlain'i önermiştiniz müziklerini çok beğenmiştim.
Son zamanlarda eski bir grup olsa da Savoy Brown'u keşfetmiştim ve müziklerini çok beğendim.
Savoy Brown'ı duymamıştım, oysa vaktiyle Deep Purple'ın ön grubu olarak bile sahne almışlar. Güzelmiş.
 
Bir fikir olarak belirtmek istiyorum, acaba muzikte araliklar konusunu ogrenseniz daha mi kolay olur?

Tam yarim araliklar ve major minor konusunu teorik olarak 1 saat falan okusaniz, 1 saatte klavyede standart e akordunda elinizi soyle asagi yukari hareket ettirseniz sanki daha kolay gibi, yani bence tabi dogrusunu siz bilirsiniz.

Mesela "nacizane ornek olarak belirtmek istiyorum" yukarida ki el emegi pdfiniz, gitar gibi akord sistemi konusunda esnek olan, yani farkli bir cok akord sistemine ayarlanabilen bir enstrumanda, akord sistemi degistigi anda anlamini kaybedebilir.

Ama aralik konusunu hallederseniz, hem gitar uzerinde uygulanan her akord sistemini daha cabuk adapte olabilir, ve farkli farkli enstrumanlari calmak isterseniz de, mantigini anladiginizdan dolayi daha hizli ilerlersiniz diye dusunuyorum.
 
Bir fikir olarak belirtmek istiyorum, acaba muzikte araliklar konusunu ogrenseniz daha mi kolay olur?

Tam yarim araliklar ve major minor konusunu teorik olarak 1 saat falan okusaniz, 1 saatte klavyede standart e akordunda elinizi soyle asagi yukari hareket ettirseniz sanki daha kolay gibi, yani bence tabi dogrusunu siz bilirsiniz.

Mesela "nacizane ornek olarak belirtmek istiyorum" yukarida ki el emegi pdfiniz, gitar gibi akord sistemi konusunda esnek olan, yani farkli bir cok akord sistemine ayarlanabilen bir enstrumanda, akord sistemi degistigi anda anlamini kaybedebilir.

Ama aralik konusunu hallederseniz, hem gitar uzerinde uygulanan her akord sistemini daha cabuk adapte olabilir, ve farkli farkli enstrumanlari calmak isterseniz de, mantigini anladiginizdan dolayi daha hizli ilerlersiniz diye dusunuyorum.
Aralıkları öğrenmenin pek çok şeyde fayda sağlayacağı doğrudur, ama başka pek çok şey gibi aralıklar da yine şekil mantığında çalışır neticede gitarda ve en azından tek telde (melodik aralık olarak) anlamını da korur bu şekilde.
Gitar bu açından gerçekten baş belası bir enstrüman, çünkü akort ne olursa olsun, kendini dayatıyor. Örneğin bu tip şekle dayalı yaklaşımların standart akort dışında anlamını yitireceği doğrudur, ama o akort da yine sonuçta başka bir şekil mantığı dayatacaktır. Piyano veya saksafon gibi lineer olmadığı için de olasılıkların sonu yok.
Ancak bu tip yaklaşımların emprovize ile ilgilenenlere daha fazla hitap ettiğini de söylemek lazım, yazılı eseri çalma veya teorik yapıyı klavyeye uygulama kafasında olanlar için çok anlamlı değil. Mesela, Berklee'nin ünlü "A modern method for guitar"ın 3. cildinde yazar tek pozisyondan 12 tonda çalabilme fantezisini gerçekleştirmek için aklınca bir sistem önermiş ve yıllarca bu sistem pek çok insanı zehirlemiştir! Gerçek şu ki, o sistem son derece uyduruktur, taş çatlasa 6 -7 şekil vardır aslında (diğerleri bundan devşirmedir) ve büyük caz gitaristlerinin (Pass, Martino, Howard Roberts, Jimmy Bruno vs...) neredeyse hiç biri bu sistemi benimsememiş, çoğu 5 pozisyon (CAGED) üzerinden başlayıp zamanla klavyeyi kendi sezgisel yaklaşımları ile keşfetmeyi seçmiştir.
Tek pozisyonda (o sistemde 6 perdelik mesafeyi kapsar) müziği okuyarak icra eden stüdyo müzisyeni vs ise muhtemelen bu sistemin harika olduğunu düşünmüştür. Çünkü o insanların derdi klavyenin her hangi bir yerinde spontan olarak belli bir diziye-akora-arpeje erişmek değil, belli bir pasajı okuyup çalabilmektir.
O yüzden şekle dayalı yaklaşımların daha çok alaylı ve emprovize odaklı çalan insanlar olması pek şaşırtıcı değil. Ben de bu sınıfa dahilim, sizin ise okullu müzisyen olduğunuzu hatırlıyorum.
Gitarın başka şeylere kıyasla ne kadar tuhaf bir enstrüman olduğuna dair bir de kişisel deneyimimden örnek vereyim: Gitar çalan bir arkadaşım vardı, sıradan bir gitarist idi. Adamın mutlak kulak (perfect pitch) olduğunu öğrendiğim zaman şaşırmıştım. Daha sonra klarnete geçti, sonra cazla ilgilendi, Bilgi'de müzik okudu ve caz saksafoncusu oldu. Gitarla bildiğim kadarıyla hiç bir işi kalmadı ve bahsettiğim nefesli enstrümanlarda çok daha hızlı ilerledi (klarnetteki ilerlemesi baş döndürücü hızda oldu, 6 ayda adam performans düzeyine filan geldi).
Bu da yine gitarın "tuhaf"lığını kanıtlayan bir durum bana göre. Gitar fiziksel koordinasyona ve görselliğe dayalı bir enstrüman ve kulak konusunda çok da yüksek standartlar dayatmıyor sanki. Belki de bu yüzden çok popüler (ve bu nedenle de çok fazla sıradan icracısı var...)
 
Yazdiklarinda cok haklisin, diyecek hic bir sey yok.
Fakat ben konusun şu kismiyla ilgileniyorum; konu basligi aslinda cok basit, gitari ve sistemini anlamaya yonelik yeni baslayan bir muzik yolcusunun kendi aklinca cozum arayisini dile getirmesi. Bu bence cok saygi duyulabilecek bir sey o ayri, amacim yardimci olmak.

Bu ise gonul veren herkes bilir ki, arkadasimizin gectigi yoldan milyonlarca insan gecti, google da mesela en basitinden guitar notes yazsak yuzlerce tablature ile karsilasiriz.

Belli ki cozum olmuyor, anlamlandirmak icin uygulamasini (ayni seyleri) yapiyor ayni yoldan gecerken dikkatini ceken seylere anlam yuklemeye calisiyor.

Bende sunu diyorum; " ne gerek var?"
İsin emprovizesi, teorisi herseyi bir kenara birakalim, konuyu acan uyenin daha oralara cok yolu var.

Standart olarak e akordunda gitar 3- 4 lu 1- 3 lu olacak sekilde kabul edilmis baktilar yetmiyor, 6. Tek telin gelmesiyle beraberde son ses oktavi verecek sekilde akord edilerek gunumuze kadar standart olarak belirlenmis, temel gitar teknigi de burdan yola cikilarak dizayn edilmis. Ha sonra 3 ses asagi cekmisler yok drop akord yapmislar yok 1. Teli kanirtmis sol teline oktav yapmislar, bunlari farkli yorumlamalar ve icralar olarak degerlendirelim.

Fakat sana katilmadigim bir nokta var :
aralıklar da yine şekil mantığında çalışır neticede gitarda ve en azından tek telde (melodik aralık olarak) anlamını da korur bu şekilde.
Bu sistem dahilinde sadece tek tel icin degil, her tel icin aralik kurallari gayet kolay ve anlasilir sekilde kullanilabilir ki, kullaniyoruz da zaten.

Muzigin matematigini anlayan insanin tablature ihtiyaci olmaz, oldugu zaman zaten tablature ogrenmeye ihtiyaci olmaz. Bunu anlatmaya calisiyorum.

Arkadasimiz ince ince pdf hazirlamis, dogrusu cogu dogru ama yer yer cok tehlikeli de ifadeler kullanmis.

Dusunuyorum da "ne gerek var?"

Perde ve uzerinde ki notalari anlamlandirmaya, pdf i hazirlamaya nerden baksan 3 saat gitmistir.

Ben sadece 2 saatte aralik bilgisi ile konuyu zaten cozebilecegini dusundugumu ifade ettim.

Ha bundan sonrasi zaten derya deniz, zamani gelince emprovizesini de konusuruz, teorisini de konusuruz, repertuvarini da konusuruz.
 
Bu arada kendimi aciklama geregi duydum, gercekten ama gercekten yazdigim her harfte bu yola yeni baslayan bir insana verimli calisma hususunda iyi ve samimi duygular ile tavsiye vermektir niyetim, ifadelerim herhangi bir sahsa yada duruma yonelik, kesinlikle art niyetle ve agresif bir bicimde algilanmasin lutfen.
 
"aralıklar da yine şekil mantığında çalışır neticede gitarda ve en azından tek telde (melodik aralık olarak) anlamını da korur bu şekilde."
Buradaki kastım tek telde "şekil olarak (da) anlamını korur" idi. Aralıkların kuralları (yani işin teorisi) anlamında değil. Onların geçerliliği elbette akortla değişmez.

Bu söyleyeceklerim çok anlamsız gelebilir, çünkü iki ayrı perspektiften (ve altyapıdan) geliyoruz. O üstteki cümleyi farklı anlamamız da bu yüzden.
Ben tümüyle tersinden gelerek kendime teoriyi öğrettim (ve halen de öğreniyorum). Benim için minör 3'lü tek başına hiç bir şey ifade etmedi (ama gitarda aralarında iki perde kalacak şekilde iki notayı düşününce hemen bir şey ifade ediyor), çünkü okullu değilim. Piyano ile kulak çalışmadım. Sizin bir kaç saat içerisinde aralıkların anlaşılabileceği şeklinde varsayımınız aslında okullu altyapınıza dayanıyor. İnsanların belli bir seviyeye eriştikten sonra temel kavramları çok basit bulması son derece doğal. Ama sizi temin ederim, bu altyapıdan gelmeyen birisi için bu mesele hiç o kadar basit değil. Tipik aralık tanımaya dayalı kulak eğitiminin yerden yere vurulduğunu görmüşlüğüm de var (ve katılıyorum) çünkü "bağlamsal" değil. Ben altyapı üzerinde ilk notayı klavyede bastığımda ton içerisinde olup olmadığımı anlıyor ve ikinci notada genellikle tona girmiş oluyorum. Kulağımda işittiğim aralıkları da o anlamda çoğu zaman klavyede yakalayıp melodileri çalabiliyorum.

Ama tipik aralıkları tanıma egzersizi yapayım, halen pek çoğunda çuvallıyorum ve kulağım allak bullak oluyor.

Geldiğim noktada meseleyi şöyle görüyorum (buna benzer bir şeyi Berklee hocalarından Jon Damian'ın bir kitabında görmüşlüğüm var): O seslerin tümünü çalıyoruz ve defalarca duyduk aslında, ama adını bilmiyoruz. Bir sürü insanın yüzünü tanımamız ama adını bilmememiz gibi.
Bu durumda işe tersten girmek gerekiyor. Yaşayan en büyük fusion basçılarından biri olan Gary Willis'in bu konuda bir kitabı var; gitar ve basta tümüyle şekil mantığını düşünerek aralık ve kulak eğitimi üzerine. Klasik temelden gelen birisi için tümüyle anlamsız kalabilir, ama adam şekiller ile ses arasındaki bağı kurmayı öğretiyor ve işe yarıyor.

"Ha bundan sonrasi zaten derya deniz, zamani gelince emprovizesini de konusuruz, teorisini de konusuruz, repertuvarini da konusuruz."
İşte bu da yine bir klasik eğitimli-okullu bakış açısı. Önce teoriyi öğrenip sonra uygulamak gibi. Emprovizeye dayalı bakış açısı bunun tam tersidir, zaten o yüzden de önce dizileri öğreneyim sonra onları çalayım mantığı ile emprovizeye gelenler çok zorlanıyor, Çünkü emprovize mutlaka belli bir ölçüde sezgisellik içermek zorunda ve bu da çoğu zaman enstrümanla daha doğrudan bir ilişki kurmaya dayalı. Şekiller bunu yapmanın bir yolu, ben böyle görüyorum en azından. Elbette o şekillere daha genel müzik teorisi üzerinden anlam vermenin ve aralıklar üzerinden soyutlamanın açacağı kapılar olacaktır, ama önce teori sonra pratik şeklinde olmak zorunda değil. Bu daha ziyade konservatuar paradigması aslında.
 
Son düzenleme:
Bir fikir olarak belirtmek istiyorum, acaba muzikte araliklar konusunu ogrenseniz daha mi kolay olur?

Tam yarim araliklar ve major minor konusunu teorik olarak 1 saat falan okusaniz, 1 saatte klavyede standart e akordunda elinizi soyle asagi yukari hareket ettirseniz sanki daha kolay gibi, yani bence tabi dogrusunu siz bilirsiniz.

Mesela "nacizane ornek olarak belirtmek istiyorum" yukarida ki el emegi pdfiniz, gitar gibi akord sistemi konusunda esnek olan, yani farkli bir cok akord sistemine ayarlanabilen bir enstrumanda, akord sistemi degistigi anda anlamini kaybedebilir.

Ama aralik konusunu hallederseniz, hem gitar uzerinde uygulanan her akord sistemini daha cabuk adapte olabilir, ve farkli farkli enstrumanlari calmak isterseniz de, mantigini anladiginizdan dolayi daha hizli ilerlersiniz diye dusunuyorum.
Ses aralıklarını ve çemberi öğrenmekte haklısınız ama yeni başlamış birinin bunu başta öğrenmesi zor, öğrense bile mantığını kavrayamaz. Dolayısıyla alaylı biri müzik eğitimi almış biriyle aynı yöntemlerle de öğrenemez bence. Yazılımdan örnek vermem gerekirse önce algoritma öğrenilir sonra gereken dil öğrenilir. Amacım yeni başlamış birinin ilk öğrendiği olan C majör ve A minör dizilerini kullanarak klavyedeki notaları öğrenmesi şahsen ben böyle öğrendim.
"aralıklar da yine şekil mantığında çalışır neticede gitarda ve en azından tek telde (melodik aralık olarak) anlamını da korur bu şekilde."
Buradaki kastım tek telde "şekil olarak (da) anlamını korur" idi. Aralıkların kuralları (yani işin teorisi) anlamında değil. Onların geçerliliği elbette akortla değişmez.

Bu söyleyeceklerim çok anlamsız gelebilir, çünkü iki ayrı perspektiften (ve altyapıdan) geliyoruz. O üstteki cümleyi farklı anlamamız da bu yüzden.
Ben tümüyle tersinden gelerek kendime teoriyi öğrettim (ve halen de öğreniyorum). Benim için minör 3'lü tek başına hiç bir şey ifade etmedi (ama gitarda aralarında iki perde kalacak şekilde iki notayı düşününce hemen bir şey ifade ediyor), çünkü okullu değilim. Piyano ile kulak çalışmadım. Sizin bir kaç saat içerisinde aralıkların anlaşılabileceği şeklinde varsayımınız aslında okullu altyapınıza dayanıyor. İnsanların belli bir seviyeye eriştikten sonra temel kavramları çok basit bulması son derece doğal. Ama sizi temin ederim, bu altyapıdan gelmeyen birisi için bu mesele hiç o kadar basit değil. Tipik aralık tanımaya dayalı kulak eğitiminin yerden yere vurulduğunu görmüşlüğüm de var (ve katılıyorum) çünkü "bağlamsal" değil. Ben altyapı üzerinde ilk notayı klavyede bastığımda ton içerisinde olup olmadığımı anlıyor ve ikinci notada genellikle tona girmiş oluyorum. Kulağımda işittiğim aralıkları da o anlamda çoğu zaman klavyede yakalayıp melodileri çalabiliyorum.

Ama tipik aralıkları tanıma egzersizi yapayım, halen pek çoğunda çuvallıyorum ve kulağım allak bullak oluyor.

Geldiğim noktada meseleyi şöyle görüyorum (buna benzer bir şeyi Berklee hocalarından Jon Damian'ın bir kitabında görmüşlüğüm var): O seslerin tümünü çalıyoruz ve defalarca duyduk aslında, ama adını bilmiyoruz. Bir sürü insanın yüzünü tanımamamız ama adını bilmememiz gibi.
Bu durumda işe tersten girmek gerekiyor. Yaşayan en büyük fusion basçılarından biri olan Gary Willis'in bu konuda bir kitabı var; gitar ve basta tümüyle şekil mantığını düşünerek aralık ve kulak eğitimi üzerine. Klasik temelden gelen birisi için tümüyle anlamsız kalabilir, ama adam şekiller ile ses arasındaki bağı kurmayı öğretiyor ve işe yarıyor.

"Ha bundan sonrasi zaten derya deniz, zamani gelince emprovizesini de konusuruz, teorisini de konusuruz, repertuvarini da konusuruz."
İşte bu da yine bir klasik eğitimli-okullu bakış açısı. Önce teoriyi öğrenip sonra uygulamak gibi. Emprovizeye dayalı bakış açısı bunun tam tersidir, zaten o yüzden de önce dizileri öğreneyim sonra onları çalayım mantığı ile emprovizeye gelenler çok zorlanıyor, Çünkü emprovizede mutlaka belli bir ölçüde sezgisellik içermek zorunda ve bu da çoğu zaman enstrümanla daha doğrudan bir ilişki kurmaya dayalı. Şekiller bunu yapmanın bir yolu, ben böyle görüyorum en azından. Elbette o şekillere daha genel müzik teorisi üzerinden anlam vermenin ve aralıklar üzerinden soyutlamanın açacağı kapılar olacaktır, ama önce teori sonra pratik şeklinde olmak zorunda değil. Bu daha ziyade konservatuar paradigması aslında.
Ben de bu düşüncedeyim. Alaylıyım ve PDF'deki bilgilerden yararlanacak kişiler de alaylı. Dolayısıyla müzik teorisi eğitimi görmüş biriyle alaylı şekilde öğrenecek kişilerin yöntemleri bence farklı olmalı, ister istemez de farklı olacaktır. Motor becerisi oturmayan birinin tek başına armoni konularını oturtması da zaman alır, öğrendiği şeyleri gitarda çalamadığı sürece konuyu da kavrayamaz. Çünkü burada ilk amaç gitar öğrenmek, müzik teorisi değil. Başlangıçta gitarı öğrenecek kadar teori bilebilirsiniz, fazlasını alaylı birinin kavraması zor. Alaylı olarak da yapılan tüm işlerde bu böyledir, okulda algoritması sağlanır o algoritmadan ilerlenir. Soyut düşünceyi geliştirmek için öncelikle somut adımlar atılır. Kendiniz öğrenecekseniz temeli kavramak için yöntemler geliştirirsiniz sonra profesyonel yöntemlere geçersiniz.
 
Geri
Üst