Bunu buraya bırakıp kaçıyorum

Maalesef zamanında öyle bir hata yapmıştım.Ancak Metallica her zaman gözümde içi boş bir grup olarak kaldı.
Metallica'nın sizin için içi boş bir grup kalmasına kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum. Ben kendi hesabıma en az 30 senedir Metallica'dan nefret ediyorum.
Benim söylemek istediğimin özeti şu: "Öööle iki tane palm mute yaptın, bir tane pentatonik çaldın, eee ne var yani şimdi bunda ..." kafasıyla tarihi gerçekleri değerlendirmek mümkün değil. Tam tersine, sizin aslında bu işte taraf olduğunuzu ve bu nedenle de tarafsız bir değerlendirme yapamayacağınız görmeniz gerekir bu noktada.

Bu söyleyeceğim pek çok kişiye önce ters gelecektir, ama insan doğasının gerçeği budur: Gerçekten beğendiğimiz-bizi yakalayan veya adeta "ele geçiren" şeyleri biz seçmeyiz, onlar bizi seçer. Yani önce severiz, sonra gerekçe üretiriz.
Bunun farkına varmayı öğrendikçe de, ürettiğimiz gerekçelerin her şeyden önce bizimle ilgili olduğunu görürürüz. Yani bunlar hiç bir zaman başkaları için o kadar da ikna edici olamaz:) Bu nedenle de sizin için Metallica nasıl içi boş bir grup olarak kalacaksa, Metallica hayranı biri için de sizin eleştirileriniz o denli boş gelecektir.
 
Simdi ben buraya bundan yuzlerce yil once kullanimi tamamlanmis, bitmis, yeni eserlerin verilemeyecegi yetkin insanlar tarafindan tespit edilmis olan bir yazim seklini sadece hizli caliyor diye dinlemek zorunda degilim diyecegim ama...
Demiyorum.
Cok uzun mevzu...
Neyse iste yas ilerleyince yavas pentatonik muzikler daha dinlenebilir geliyor diyelim herkesin gonlu olsun.


Bide su gitara vurmayin ya dan dun dan dun...
 
(Mealen) Mendelssohn, bakkaldan aldığı peynir ekmeğe bakkalın sardığı kağıttaki notaları farkedip evde bağlamasıyla “dur lan bu neymiş çalam da bakam” demese çalıp ta dumur olmasa sonra o notaları yazan adamın yüzüncü doğumgünümüymüş neymiş için o notaları büyük düğün salonlarında tekrar seslendirmese biz bugün Bach denen almanoğlu almanı tanımayacaktık..Zira Bach zamanında bile demode hatta neredeyse besteci dahi değil kilise akortcusu muamelesi görmüştür…Bugün gelinen nokta ortada…Yani şu olmasa bu olurdu, bu tutmasa o vururdu demeyin gidin sevdiğiniz şeyleri dinleyin ve sevdiğiniz şeyleri de yarıştırmayın..
 
(Mealen) Mendelssohn, bakkaldan aldığı peynir ekmeğe bakkalın sardığı kağıttaki notaları farkedip evde bağlamasıyla “dur lan bu neymiş çalam da bakam” demese çalıp ta dumur olmasa sonra o notaları yazan adamın yüzüncü doğumgünümüymüş neymiş için o notaları büyük düğün salonlarında tekrar seslendirmese biz bugün Bach denen almanoğlu almanı tanımayacaktık..Zira Bach zamanında bile demode hatta neredeyse besteci dahi değil kilise akortcusu muamelesi görmüştür…Bugün gelinen nokta ortada…Yani şu olmasa bu olurdu, bu tutmasa o vururdu demeyin gidin sevdiğiniz şeyleri dinleyin ve sevdiğiniz şeyleri de yarıştırmayın..

Bach allaan isine sen.. e kokar o notalar... Eksi eksi..

Gerci ben kasaba sardirdigi etleri cikarirken yazani gordum, kalip beyaz peynir diyeni gordum, ekmek arasi peyniri simdi gordum.

Bazi forumlarda Mendelssohn'un kendisinin mi, annesinin mi yoksa anneannesinin mi bulduguna dair neredeyse kavga edecek tartismalar gordum...

Ama ne bileyim Bach icin kilise akortcusu diyenle ilk kez karsilasiyorum.

Ya arkadaslar, muzik denilen seyi fazla küçümsüyor olabilir misiniz?

Tavsiyem sıkıntı veriyosa yapmayın yani ne diyeyim.

Bach'in besteciligini eserlerinde kullandigi matematik ve mukemmellikle elestirdiler. Donemi icerisinde gayet populerdi.

Evet maddi sikintilar icerisinde yasamini yitirdigi dogru. Ama gunumuzde ondan daha icler acisi halde olan sanatcilar bolca mevcut.

İnsan gelistikce hayati algilayisi yorumlamasi anlamlandirmasi degisir, muzik ve sanat dahil.

Bu gun Bach'i tanimiyorduk diyorsun ama iletisim imkanlari olmasaydi sen tanimiyor olmaya devam edecektin. Hos iletisim imkanlari dahilinde de tanidigin soylenemez.

Neyse arkadaslar. Kanitli bilgiler dahlinde olmayan hikayeleri iddiali iddiali anlatmak sizin degerinize zarar verir.

Dogrusu su sekilde, kisaca anlatacagim, mendelssohn 20 yas civarinda Bach muzigine merak salip calismaya basliyor, hocasindan notalarini istediginde (bakin kasaptan yada peynirciden degil yada annesinden degil) hocasi "evladim Bach muzigi Makro moda icerisinde mikro cigliklardir" diyerek karsi ciksada notalari veriyor.

Bu arada su ilginc tabi. Mendelssohn un babasi mendel dogmadan 10-15 sene once bir muzayede de el yazmasi bir dolu nota aliyor.
Mendel bu yolda ilerlerken bu notalardan bir kisminin matteus passion'un bir notaci tarafindan el yazmasi oldugunu farkediyor. Bizzat Bach'in olmasa bile muhtemelen onun goruslerinin not alindigi ilk versiyonlardan biri.

Degeri burdan kaynaklaniyor. Cunku Bach eseri besteledikten sonra bazi bolumlerinde yeniden degerleme, duzenleme, ekleme ve cikarmalar yapmis.

Yani Mendelssohn matteus passionu bulmuyor. Bulana kadar bir cok versiyonu sahneleniyor, basili notalari bir cok yerde zaten var.

Evet Bach muzigi donemin romantizm firtinasinin golgesinde gercekcilik ustunde bir kural ve matematik urunu oldugundan, insan dogasinin bu kadar kusursuz olmadigi belirtilerek, belki kibirli bir muzik olarak degerlendirilerek agir elestirilere maruz kaliyor.

Ama gel gor ki Mendelssohn gerek passionu sahnelediginde, gerek kendi muzigine bizzat Bach stilini yansittiginda b.klayan yine b.klasa da o donem icin gayet guzel bir kitleye ulasip begenilerini kazaniyor.

Simdi mendelssohnun babasi kimdir bilmem. Ama mudayedeye girip bu tarz seylere ilgi duyacak kadar kulturu ve meraki ve parasi olan birinin bu notalari satin almasina ve oglunun muzigine etki etmesine sadece "talih" acisindan bakarak degerlendirmek dogru olmaz.

Hikayeler guzeldir, ama dogru yorumlarsak. Eger hikayeleri kanit olarak gorur, gunumuze dair yanlis cikarimlar yaparsak, hikayelerden aldigimiz o umut isigi, sadece karanliga giderken yolumuzu aydinlatir. En nihayetinde hem umudumuzu, hem isigimizi kaybederiz...
 
Kısa tutmaya çalışacağım.
Mendelssohn ile ilgili anlatının hep bakkaldaki peynir ekmek olduğunu bilirdim gerçekten, herşeyden önce bu yanlıştan kurtuldum ne güzel,ne mutlu bana
Bach la ilgili görüşlere gelince,elbetteki benim değildir ancak bir tevatür de değildir.Bu husus Ertuğrul Oğuz Fırat ın ‘99 yılı YKY dan çıkma “Çağdaş Küğ Tarihi için İmler 1” adlı kitabının 155 ve 175.sayfaları arasında uzun uzun anlatılır ve şu soruya yanıt aranır ; Bach neden sonrasında olduğu gibi döneminde anlaşılamamış,demode görünmüş ve ölümünden hemen sonra yıllarca unutulmuştur? ve hatta alıntı yapılarak “oysa ki İlerici olunmadan da büyük sanatçı olunabileceği….” vurgusu da özellikle burada verilir…Ben de hemen herkes gibi “okuduğum” kaynakların yalancısıyım..
Hikayelerin nasıl yorumlanacığını belirlemek te bence kimsenin haddi değildir kusura bakmayın.Zira aynı şeyi duyup, görüp,okuyup doğru yorumladığını düşünen ama birbirini kesen, gırtlaklayan insanlar da bu hayatın maalesef gerçeğidir.
Doğru ya da yanlış olmasından öte farklı yorumlar belki de sanatı zamanın boyunduruğundan kurtarıyordur.
Son olarak bu başlık altında yazan başta başlık sahibi olmak üzere herkesten konuyu amacından farklı bir noktaya taşıdıysam özür dilerim..
 
Pentatonik dizi formülünü gitarda kullanmak ile pentatonik müzik yapmak farklı kavramlar. Pentatonik dizi haritalarıyla gitar çalarız çoğu durumda ama tampere sisteme gore yapılan bendler, h.onn vs. Bir cok teknik ile birlikte pentatonik dizi dışına çıkmış oluruz, hatta mikrotonal bendler de yaparız. Yani bir gitarist uzaktan bakinca pentatonik geziniyor gibi olabilir ama genelde durum gercekten oyle değildir. Örneğin mixolydian, Lydian, Dorian gibi dizi notalarına uğruyordur muhtemelen. Öte yandan, başka bir dizi veya modun notlarına uğruyor olmamız yaptığımız müziği modal unsurlar taşıyan bir muzik yapmaz. Modal müzik farklı bir olay.
Bence shred veya klavye hakimiyeti veya teorik bilgi değil. Mesele müzisyenlik. Muzisyenlik ve enstrümanistlik farklı şeyler. Metallica aşırı düzeyde tekniğe abanan bir grup değil ama Komple bir müzisyenler grubu. Pink Floyd da oyle mesela. Yapıkları müzikler bu dünyadan değil gibi. Müzikal anlamda bence onlar gibisi gelmeyecek.
 
Son düzenleme:
Pentatonik dizi formülünü gitarda kullanmak ile pentatonik müzik yapmak farklı kavramlar. Pentatonik dizi haritalarıyla gitar çalarız çoğu durumda ama tampere sisteme gore yapılan bendler, h.onn vs. Bir cok teknik ile birlikte pentatonik dizi dışına çıkmış oluruz, hatta mikrotonal bendler de yaparız. Yani bir gitarist uzaktan bakinca pentatonik geziniyor gibi olabilir ama genelde durum gercekten oyle değildir. Örneğin mixolydian, Lydian, Dorian gibi dizi notalarına uğruyordur muhtemelen. Öte yandan, başka bir dizi veya modun notlarına uğruyor olmamız yaptığımız müziği modal unsurlar taşıyan bir muzik yapmaz. Modal müzik farklı bir olay.
Bence shred veya klavye hakimiyeti veya teorik bilgi değil. Mesele müzisyenlik. Muzisyenlik ve enstrümanistlik farklı şeyler. Metallica aşırı düzeyde tekniğe abanan bir grup değil ama Komple bir müzisyenler grubu. Pink Floyd da oyle mesela. Yatıkları müzikler bu dünyadan değil gibi. Asla onlar gibisi gelmeyecek.
En mantıklı yorum bu olmuş bence.
 
Bence bu daha iyi bu daha kötü demek anlamsız. Futboldan örnek vermek gerekirse kimi Fenomen Ronaldoyu sever kimi Cristiano Ronaldoyu ama en başarılı olan gol sayısı asist sayısıyla aldığı kupalar ve ödüllerle belli olur. Müzikte de böyle olduğunu düşünüyorum, Metallica hiç metal dinlememiş insanların bile en azından isim olarak bildiği bir grup. Artık markalaşmış ve kendi kültürünü oluşturmuş. Bunu Polyphia veya yeni kurulmuş herhangi bir x y z grup yapabilir mi sanmıyorum çünkü devir tüketim devri, odaklanma süresi çok kısa ve müzik de bir tüketim ürünü oldu. Arkada çalsın mantığı var. Ayrıca o dönemdeki müzisyenlerin bir şekilde tabulara karşı açtığı savaş var. Erkin Koray 60-70'lerde o döneme aykırı kıyafetlerle ve saçlarla müzik yapmış. Günümüzde zaten her şey bu derecede özgürleşmişken buna ihtiyaç kalmadı. Polyphia'nın yıkması gereken bir tabu var mı? Dolayısıyla nasıl tarihte iz bırakabilir ki.
 
Geri
Üst