Kompozisyon Yeteneğini Geliştirme

Merhaba arkadaşlar, kompozisyon yeteneğimi geliştirmek istiyorum. LCM 8th Grade (London College of Music) seviyesinde müzik teorisi ve elektro gitar biliyorum. Yani müzik teorisi ve gitar hakkında bilgim var. Bunu esere dönüştürmek istiyorum. John Petrucci, Yngwie, Steve Vai, Satriani gibi insanlar tek günde böyle olmadı biliyorum ama onların kompozisyon yazma seviyesine gelmem için bu yolda yapabileceğim bir öneriniz var mı.
 
Son düzenleme:
Merhaba arkadaşlar, kompozisyon yeteneğimi geliştirmek istiyorum. LCM 8th Grade (London College of Music) seviyesinde müzik teorisi ve elektro gitar biliyorum. Yani müzik teorisi ve gitar hakkında bilgim var. Bunu esere dönüştürmek istiyorum. John Petrucci, Yngwie, Steve Vai, Satriani gibi insanlar tek günde böyle olmadı biliyorum ama onların kompozisyon yazma seviyesine gelmem için bu yolda yapabileceğim bir öneriniz var mı.
Bu tip sorulara gerçekten şaşırıyorum.
O insanlar tek günde böyle olmadı elbette ama, Malmsteen'in tek gün bile ders almışlığı yok. Adamın ailesinde müzisyenler var, o ayrı.
"Kompozisyon" lafını bir kenara bırakalım, çok gereksiz bir resmiyet var. "Beste" diyelim şuna.
Siz düşünün, Malmsteen nasıl besteci olarak ilerledi? Hiç bir resmi eğitimi yok adamın.
Yanıt: YAPARAK. Teori çalışarak değil, yaparak, yaptıkça öğrenerek. Önce taklit edip, tökezledikçe teoriyi kullanıp ilerleyerek.
Bunu hallettiysek şayet, biraz pratiğini konuşalım. İlham denilen şey olmadan bu iş olmaz, ama bol bol dinleyerek ilham almak zaten her zaman mümkün.
Hem ilk, hem de en sonda düşünülmesi gereken şeylerden biri "şarkı formu"dur. Enstrümantal şarkı da olsa bu aynıdır; hangi tema, kaç kez, nasıl dönecek... İdollerinizin şarkılarının yapısını inceleyin. Pek çok kişi bunu yapmaz. Nota nota solo ezberler, ama şarkıların yapılarını çalışmak aklına gelmez bile...
Aynı şekilde, sevdiğiniz parçaların akor dizilerini çıkartın/öğrenin ve analizini yapın. Tabii analiz derken, bazı arkadaşların yaptığı gibi "hangi akorlar çalınmış" filan gibi şeyleri analiz zannetmeyin ( çok gülüyorum onlara). Armonik analiz demek, bir sonraki akora veya notaya HANGİ MANTIKLA gidildiğini çözmektir.
Ör: F# minörün arkasında A# minör çalın, kulağınıza gelen etki sinematik/film müziği etkisi verir. Ama neden? Bir sonraki akor ne olabilir bu mantıkta? gibi...
İkinci mesele, melodi ile mi, akorlar (armoni) ile mi başlanacağıdır. Akor dizisi yazıp üzerine melodi üretmek genellikle daha kolaydır, ama ilham olarak melodi gelmişse, onu nereye götürebileceğinizi de yine teori ile bulabilirsiniz.
Gerisi size kalıyor.
Şunu da söyleyeyim: Emprovize çalmaya yatkın kişiler beste konusunda avantajlıdır. Emprovize, gerçek zamanlı bestedir. Beste ise yavaşlatılmış (zamana yayılmış ve daha müdahaleli) emprovizedir. Hiç beste yapmadıysanız veya yapmakta zorlanıyorsanız, istediğiniz kadar teori öğrenin, bir işe yaramaz. Yani sakın daha fazla teori öğrenince daha iyi beste yaparım zannetmeyin, yok öyle bir şey. Yaratıcılık "içeriden" gelir.
Teknik bir detay olarak da şunu verebilirim: Bahsettiğiniz adamlardan Satriani ve Vai, büyük ölçüde modları kullanarak şarkı yazar. Modal akor dizileri yazmayı öğrenmek bu açıdan iyi bir başlangıçtır. Polychords, 7'li akorlar vs de önemlidir.
Malmsteen ise fonksiyonel armoni/tonalite üzerinden gider. Triadlarla marş armonik (dörtlüler çemberi üzerinden yürüyen diyatonik akorlar), sekonder dominantlar ve onların diminished 7 yedekleri, Napoliten akoru gibi şeyleri kullanır.
Petrucci, çıkıcı melodik minör armonisini de kullanır; bunlar fusion-progresif tınıları verir. Lydian b7 (4. derece modu), Mixolydianb6 (5. derece modu) gibi yapıları bilmek önemlidir o açıdan.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #3
Bu tip sorulara gerçekten şaşırıyorum.
O insanlar tek günde böyle olmadı elbette ama, Malmsteen'in tek gün bile ders almışlığı yok. Adamın ailesinde müzisyenler var, o ayrı.
"Kompozisyon" lafını bir kenara bırakalım, çok gereksiz bir resmiyet var. "Beste" diyelim şuna.
Siz düşünün, Malmsteen nasıl besteci olarak ilerledi? Hiç bir resmi eğitimi yok adamın.
Yanıt: YAPARAK. Teori çalışarak değil, yaparak, yaptıkça öğrenerek. Önce taklit edip, tökezledikçe teoriyi kullanıp ilerleyerek.
Bunu hallettiysek şayet, biraz pratiğini konuşalım. İlham denilen şey olmadan bu iş olmaz, ama bol bol dinleyerek ilham almak zaten her zaman mümkün.
Hem ilk, hem de en sonda düşünülmesi gereken şeylerden biri "şarkı formu"dur. Enstrümantal şarkı da olsa bu aynıdır; hangi tema, kaç kez, nasıl dönecek... İdollerinizin şarkılarının yapısını inceleyin. Pek çok kişi bunu yapmaz. Nota nota solo ezberler, ama şarkıların yapılarını çalışmak aklına gelmez bile...
Aynı şekilde, sevdiğiniz parçaların akor dizilerini çıkartın/öğrenin ve analizini yapın. Tabii analiz derken, bazı arkadaşların yaptığı gibi "hangi akorlar çalınmış" filan gibi şeyleri analiz zannetmeyin ( çok gülüyorum onlara). Armonik analiz demek, bir sonraki akora veya notaya HANGİ MANTIKLA gidildiğini çözmektir.
Ör: F# minörün arkasında A# minör çalın, kulağınıza gelen etki sinematik/film müziği etkisi verir. Ama neden? Bir sonraki akor ne olabilir bu mantıkta? gibi...
İkinci mesele, melodi ile mi, akorlar (armoni) ile mi başlanacağıdır. Akor dizisi yazıp üzerine melodi üretmek genellikle daha kolaydır, ama ilham olarak melodi gelmişse, onu nereye götürebileceğinizi de yine teori ile bulabilirsiniz.
Gerisi size kalıyor.
Şunu da söyleyeyim: Emprovize çalmaya yatkın kişiler beste konusunda avantajlıdır. Emprovize, gerçek zamanlı bestedir. Beste ise yavaşlatılmış (zamana yayılmış ve daha müdahaleli) emprovizedir. Hiç beste yapmadıysanız veya yapmakta zorlanıyorsanız, istediğiniz kadar teori öğrenin, bir işe yaramaz. Yani sakın daha fazla teori öğrenince daha iyi beste yaparım zannetmeyin, yok öyle bir şey. Yaratıcılık "içeriden" gelir.
Teknik bir detay olarak da şunu verebilirim: Bahsettiğiniz adamlardan Satriani ve Vai, büyük ölçüde modları kullanarak şarkı yazar. Modal akor dizileri yazmayı öğrenmek bu açıdan iyi bir başlangıçtır. Polychords, 7'li akorlar vs de önemlidir.
Malmsteen ise fonksiyonel armoni/tonalite üzerinden gider. Triadlarla marş armonik (dörtlüler çemberi üzerinden yürüyen diyatonik akorlar), sekonder dominantlar ve onların diminished 7 yedekleri, Napoliten akoru gibi şeyleri kullanır.
Petrucci, çıkıcı melodik minör armonisini de kullanır; bunlar fusion-progresif tınıları verir. Lydian b7 (4. derece modu), Mixolydianb6 (5. derece modu) gibi yapıları bilmek önemlidir o açıdan
Teşekkürler yanıtınız için. Uzun zamandır Octavarium'un bazı kısımlarının analizini yapmak istiyordum sizin anlattığınız şekilde yapmayı denerim. Faydasını görürüm umarım.
 
Armonik analiz yaparak eser çalmanız lazım. Özellikle de klasik müzik eserleri müziği anlatır. Sonra biraz armoni tarihi biraz yeni akorlar yeni bakış açıları ile modern armoniyle arkadaki köprü kurulabilir.
Eserlerdeki Analizi de tek başınıza yapmanız çok zor. İllaki akademik kalitede bir hoca ile çalışmak gerek. En basitinden bir vi. Derece akoru yeri geliyor Subdominant oluyor yeri geliyor tonik olup kırık kadans yapılıyor. Bazen de Subdominant akorlara giderken köprü görevi görüyor gibi... Hatta farklı müzik bilimciler aynı şeyin adını farklı olarak değerlendirebiliyorlar. Böyle konular içinde boğulmamak için hoca şart.

Temel müzik teorisi ile armoniyi birbirinden ayırmak en önemlisi. Temel müzik teorisi kısaca; Dizi gam mod tonalite akorları size tanıtır. Armoni ise tanıtılan bu malzemeleri kullanmayı öğretir. Ayrıca Form bilgisi ve melodik besteleme yönünüz kuvvetliyse zaten direkt olarak güzel şeyler çıkar ortaya aslında.
Tabi bunlar benim düşüncelerim belki yanlıştır belki doğrudur. En güzeli siz akademik düzeyde yetkin birinden destek almaya çalışın.
 
Son düzenleme:
Bu tip sorulara gerçekten şaşırıyorum.
O insanlar tek günde böyle olmadı elbette ama, Malmsteen'in tek gün bile ders almışlığı yok. Adamın ailesinde müzisyenler var, o ayrı.
"Kompozisyon" lafını bir kenara bırakalım, çok gereksiz bir resmiyet var. "Beste" diyelim şuna.
Siz düşünün, Malmsteen nasıl besteci olarak ilerledi? Hiç bir resmi eğitimi yok adamın.
Yanıt: YAPARAK. Teori çalışarak değil, yaparak, yaptıkça öğrenerek. Önce taklit edip, tökezledikçe teoriyi kullanıp ilerleyerek.
Bunu hallettiysek şayet, biraz pratiğini konuşalım. İlham denilen şey olmadan bu iş olmaz, ama bol bol dinleyerek ilham almak zaten her zaman mümkün.
Hem ilk, hem de en sonda düşünülmesi gereken şeylerden biri "şarkı formu"dur. Enstrümantal şarkı da olsa bu aynıdır; hangi tema, kaç kez, nasıl dönecek... İdollerinizin şarkılarının yapısını inceleyin. Pek çok kişi bunu yapmaz. Nota nota solo ezberler, ama şarkıların yapılarını çalışmak aklına gelmez bile...
Aynı şekilde, sevdiğiniz parçaların akor dizilerini çıkartın/öğrenin ve analizini yapın. Tabii analiz derken, bazı arkadaşların yaptığı gibi "hangi akorlar çalınmış" filan gibi şeyleri analiz zannetmeyin ( çok gülüyorum onlara). Armonik analiz demek, bir sonraki akora veya notaya HANGİ MANTIKLA gidildiğini çözmektir.
Ör: F# minörün arkasında A# minör çalın, kulağınıza gelen etki sinematik/film müziği etkisi verir. Ama neden? Bir sonraki akor ne olabilir bu mantıkta? gibi...
İkinci mesele, melodi ile mi, akorlar (armoni) ile mi başlanacağıdır. Akor dizisi yazıp üzerine melodi üretmek genellikle daha kolaydır, ama ilham olarak melodi gelmişse, onu nereye götürebileceğinizi de yine teori ile bulabilirsiniz.
Gerisi size kalıyor.
Şunu da söyleyeyim: Emprovize çalmaya yatkın kişiler beste konusunda avantajlıdır. Emprovize, gerçek zamanlı bestedir. Beste ise yavaşlatılmış (zamana yayılmış ve daha müdahaleli) emprovizedir. Hiç beste yapmadıysanız veya yapmakta zorlanıyorsanız, istediğiniz kadar teori öğrenin, bir işe yaramaz. Yani sakın daha fazla teori öğrenince daha iyi beste yaparım zannetmeyin, yok öyle bir şey. Yaratıcılık "içeriden" gelir.
Teknik bir detay olarak da şunu verebilirim: Bahsettiğiniz adamlardan Satriani ve Vai, büyük ölçüde modları kullanarak şarkı yazar. Modal akor dizileri yazmayı öğrenmek bu açıdan iyi bir başlangıçtır. Polychords, 7'li akorlar vs de önemlidir.
Malmsteen ise fonksiyonel armoni/tonalite üzerinden gider. Triadlarla marş armonik (dörtlüler çemberi üzerinden yürüyen diyatonik akorlar), sekonder dominantlar ve onların diminished 7 yedekleri, Napoliten akoru gibi şeyleri kullanır.
Petrucci, çıkıcı melodik minör armonisini de kullanır; bunlar fusion-progresif tınıları verir. Lydian b7 (4. derece modu), Mixolydianb6 (5. derece modu) gibi yapıları bilmek önemlidir o açıdan.
Her mesajınız makale gibi bilgi dolu. teşekkürler. Keyifle okudum.
 
Armonik analiz yaparak eser çalmanız lazım. Özellikle de klasik müzik eserleri müziği anlatır. Sonra biraz armoni tarihi biraz yeni akorlar yeni bakış açıları ile modern armoniyle arkadaki köprü kurulabilir.
Eserlerdeki Analizi de tek başınıza yapmanız çok zor. İllaki akademik kalitede bir hoca ile çalışmak gerek. En basitinden bir vi. Derece akoru yeri geliyor Subdominant oluyor yeri geliyor tonik olup kırık kadans yapılıyor. Bazen de Subdominant akorlara giderken köprü görevi görüyor gibi...

Temel müzik teorisi ile armoniyi birbirinden ayırmak en önemlisi. Temel müzik teorisi kısaca; Dizi gam mod tonalite akorları size tanıtır. Armoni ise tanıtılan bu malzemeleri kullanmayı öğretir. Ayrıca Form bilgisi ve melodik besteleme yönünüz kuvvetliyse zaten direkt olarak güzel şeyler çıkar ortaya aslında.
Tabi bunlar benim düşüncelerim belki yanlıştır belki doğrudur. En güzeli siz akademik düzeyde yetkin birinden destek almaya çalışın.
Rock-metal için bunlar çok teknik detaylar. Klasik müzik dışındaki türlerde akor bağlanışları bu denli mikroskobik bir hassasiyetle gerçekleşmiyor.
Ayrıca klasik müzikteki form anlayışının popüler müzikteki şarkı formu ile alakası yok pek. Elektro çalmak için çok iyi klasik gitar çalmak lazım gibi olmuş biraz yani.
Son olarak klasik müzikteki ana akım pedagojik anlayışın tek kelimeyle berbat olduğunu söylemeliyim. Çok daha basit anlatılabilecek şeyleri o kadar karmaşık bir hale getiriyorlar ki, insanlar beziyor. Bu, bence klasik müziğin elit kitleler için yapıldığı bir geleneğin doğal sonucu. "Avam"ın bu işlere bulaşmasını önlemek için işi karmaşık hale getirmişler gibi geliyor bana. Bu çok garip bir durum tabii, çünkü klasik müziği tüketen kitle aristokrat olsa da, aslında o müziği yazanların büyük bir kısmı çalışan sınıf. Müzik yapıp hayatlarını kazanıyorlar.
Çok basit bir örnek vereyim:
C majör akoru: C E G
Burada G sesini yarım ses tize, G diyeze yürütelim : C E G# olsun (C artık beşli). C E Ab diyelim biz ona.
Şimdi de E sesini yarım ses yukarı F'ya yürütelim: C F Ab (F minör).
Burada C sesini yarım ses pese yürütelim: B F Ab (B dim)
Bunu dim 7 akoru olarak düşünüp ( B D F Ab), herhangi bir sesini yarım ses tize yürüttüğümüzde bulacağımız majör veya minör akora çözebiliriz. (dim 7 için çözülme kuralı)
Örneğin: C majör - Am - Eb majör - Cm - F# majör - D # minör - A majör - F#m
Bu kadar basit yarım seslik hareketlerle yürüyerek keşfedilebilecek şeylerin sonu yoktur; özellikle de gitarda triadları çalmayı biliyorsanız. Diyatonik akorları ve eksik ve artık beşli akorları en küçük hareketlerle uyumlu bir şeylere çözmeyi/yürütmeyi deneyerek bu işi pratikten öğrenebilirsiniz. Şu yukarıda anlattığım şeyi klasik müzik armoni kitabında anlatabilmek için adamlar sayfalarca yırtınıyor mesela... Akıl alır şey değil.
 
Hocalar güzel tavsiyeler vermişler. Teori biliyormuşsunuz zaten. Ben de şunu ekleyeyim: Besteyi baştan sona bir tema olarak düşünebilirsiniz. Mesela en en basiti hayat. İnişler çıkışlar olacaktır, hızlı anlar yavaş anlar vs. Bahsettiğiniz müzisyenlerde genel olarak hep bir tema var zaten. Ana motifi belirlemek şart diye düşünüyorum. For the Love of God'da mesela bunu görürüz. Steve Vai yanlış hatırlamıyorsam önce ağzıyla bunu mırıldanarak klavyeye döküp sonra temalaştırdığını söylemişti bir yerde. Ve bolca tekrarı var ilgili parçada. Bu şekilde bir ana motif belirleyerek başlayabilirsiniz. Değilse özelikle enstrümantal bir beste çok dağınık kalıyor. Sonrası ise tamamen yaratıcılık ve hissiyat. Dur kalklar, hizlanma yavaşlamalar, başka enstrüman partisyonları vs. Tabi ki en önce bol bol bu tarz eserleri dinleme ve tek tek armonilerini çözümleme.
 
Teşekkürler yanıtınız için. Uzun zamandır Octavarium'un bazı kısımlarının analizini yapmak istiyordum sizin anlattığınız şekilde yapmayı denerim. Faydasını görürüm umarım.
Daha önce beste yapmayı denediniz mi? Emprovize çalıyor musunuz?
Bunlar olmuyorsa tek başına analiz ile, yani "önce öğreneyim, sonra yaparım" kafası ile bu iş zordur, onu söylemiş olayım. Islanmadan yüzme öğrenemezsiniz:) İş beste olunca, boğulmak gibi bir risk de yok. Bir okuyun, 3 şarkı yazın. Ve lütfen DT taklidi gibi duran şeylerle vakit kaybetmeyin.
Bunları söylüyorum, çünkü bu devirde (üzülerek) insanların sadece idollerinin yaptığı şeyleri olabilecek en mükemmel şekilde yeniden üretmeye çalıştığını görüyorum. Hal böyle olunca da yaratıcılık ilerlemiyor. Adam Marty Friedman solosu çalıyor çatır çatır, ama ne solo yazabiliyor, ne emprovize yapabiliyor. Çünkü oralara yatırım yapmamış .
Ben sizin yerinizde olsam DT değil, Steve Howe ve Steve Morse etüt ederim mesela. Veya Al di Meola. Çünkü bunlar Petrucci'nin idolleri. İdollerinizi kimin etkilediğine odaklanırsanız, doğrudan onları taklit etmenin getireceği riskleri de azaltırsınız. DT'den sonra bir sürü prog metal grubu çıktı mesela, ama çoğu sadece DT dinlemiş de müzik yapmaya özenmiş gibiydi. Hepsi kayboldu. Symphony X gibi, Angra gibi işe başka etkilenimleri (çok iyi klasik müzik ve orkestrasyon bilgisi) katmayı başaranlar tutunabildi.
 
Son düzenleme:
  • Konu Sahibi Konu Sahibi
  • #9
Daha önce beste yapmayı denediniz mi? Emprovize çalıyor musunuz?
Bunlar olmuyorsa tek başına analiz ile, yani "önce öğreneyim, sonra yaparım" kafası ile bu iş zordur, onu söylemiş olayım. Islanmadan yüzme öğrenemezsiniz:) İş beste olunca, boğulmak gibi bir risk de yok. Bir okuyun, 3 şarkı yazın. Ve lütfen DT taklidi gibi duran şeylerle vakit kaybetmeyin.
Bunları söylüyorum, çünkü bu devirde (üzülerek) insanların sadece idollerinin yaptığı şeyleri olabilecek en mükemmel şekilde yeniden üretmeye çalıştığını görüyorum. Hal böyle olunca da yaratıcılık ilerlemiyor. Adam Marty Friedman solosu çalıyor çatır çatır, ama ne solo yazabiliyor, ne emprovize yapabiliyor. Çünkü oralara yatırım yapmamış .
Ben sizin yerinizde olsam DT değil, Steve Howe ve Steve Morse etüt ederim mesela. Veya Al di Meola. Çünkü bunlar Petrucci'nin idolleri. İdollerinizi kimin etkilediğine odaklanırsanız, doğrudan onları taklit etmenin getireceği riskleri de azaltırsınız. DT'den sonra bir sürü prog metal grubu çıktı mesela, ama çoğu sadece DT dinlemiş de müzik yapmaya özenmiş gibiydi. Hepsi kayboldu. Symphony X gibi, Angra gibi işe başka etkilenimleri (çok iyi klasik müzik ve orkestrasyon bilgisi) katmayı başaranlar tutunabildi.
evet denedim ve evet emprovize çalışıyorum. Armonik analizin de öyle bi hevesle hemen yapılamaycağını da biliyorum sadece uzun zamandır şarkının armonik yapısını incelemek istiyordum sizin söyledikleriniz de kendimi geliştireceğini tescilledi. Önerdiğiniz gitaristlerden bilmediklerime bakacağım teşekkürler tavsiyeler için.
 

Rock-metal için bunlar çok teknik detaylar. Klasik müzik dışındaki türlerde akor bağlanışları bu denli mikroskobik bir hassasiyetle gerçekleşmiyor.
Ayrıca klasik müzikteki form anlayışının popüler müzikteki şarkı formu ile alakası yok pek. Elektro çalmak için çok iyi klasik gitar çalmak lazım gibi olmuş biraz yani.
Son olarak klasik müzikteki ana akım pedagojik anlayışın tek kelimeyle berbat olduğunu söylemeliyim. Çok daha basit anlatılabilecek şeyleri o kadar karmaşık bir hale getiriyorlar ki, insanlar beziyor. Bu, bence klasik müziğin elit kitleler için yapıldığı bir geleneğin doğal sonucu. "Avam"ın bu işlere bulaşmasını önlemek için işi karmaşık hale getirmişler gibi geliyor bana. Bu çok garip bir durum tabii, çünkü klasik müziği tüketen kitle aristokrat olsa da, aslında o müziği yazanların büyük bir kısmı çalışan sınıf. Müzik yapıp hayatlarını kazanıyorlar.
Çok basit bir örnek vereyim:
C majör akoru: C E G
Burada G sesini yarım ses tize, G diyeze yürütelim : C E G# olsun (C artık beşli). C E Ab diyelim biz ona.
Şimdi de E sesini yarım ses yukarı F'ya yürütelim: C F Ab (F minör).
Burada C sesini yarım ses pese yürütelim: B F Ab (B dim)
Bunu dim 7 akoru olarak düşünüp ( B D F Ab), herhangi bir sesini yarım ses tize yürüttüğümüzde bulacağımız majör veya minör akora çözebiliriz. (dim 7 için çözülme kuralı)
Örneğin: C majör - Am - Eb majör - Cm - F# majör - D # minör - A majör - F#m
Bu kadar basit yarım seslik hareketlerle yürüyerek keşfedilebilecek şeylerin sonu yoktur; özellikle de gitarda triadları çalmayı biliyorsanız. Diyatonik akorları ve eksik ve artık beşli akorları en küçük hareketlerle uyumlu bir şeylere çözmeyi/yürütmeyi deneyerek bu işi pratikten öğrenebilirsiniz. Şu yukarıda anlattığım şeyi klasik müzik armoni kitabında anlatabilmek için adamlar sayfalarca yırtınıyor mesela... Akıl alır şey değil.
hocam size katılıyorum haklısınız. Bizler Gitar çalıyoruz ve sene 2023. Kimse artık hangi ses partisi nereye çözüldü gibi düşünmek yerine daha sade detaysız ama daha işlevsel düşünüyor. Bu nedenle elektro gitarın doğasında zaten bu şekilde koral armoni yaklaşımı pek yapılmaz yapılsa da insanın saçlarını döker. Gerçekten modern hareketleri klasik teorilerle açıklamak sağ kulağı sol elle tutmak bile değil, sol ayakla tutmaya çalışmak gibi bir şey olur.
Fakat ben şu nedenle klasik müziği ve klasik armoni ilkelerini öğrenme taraftarıyım; Batı müziğinin en temelde ne anlatmaya çalıştığını gerçekten klasik armoni ile anlayan bir müzisyen için modern armoniye geçince birden turbo devreye girmiş gibi oluyor.
Akademik eğitim veren kurumlar(Müzisyen yetiştirmeye gerçekten kafa yoran müzik bölümleri) armoni ve armoni/sanat tarihini de anlatıyor. Yani size göre (bana göre de) çok sıradan şeyler için 5 sayfa detay vermeye ne gerek var? değil mi? Ama dönemin şartları ve müziğin tarihini de öğrenince bu eleştiri otomatik olarak düşüyor. Klasik armoninin oluşmasını sağlayan dönemlere baktığımızda amacın kusursuzluk olduğunu görüyoruz. Yani kusursuzluğu arayan besteciler, bestecilere dolaylı yoldan destek veren fizikçi/matematikçiler bu işlere kafa yormuşlar. O nedenle paralel beşliyi yasaklanmış. Zaman geçtikçe klasik armoni kuralları da terkedilerek günümüz müziğine gelinmiş.
Bugün iki tane power chord bassak(kontrpuan-armoniyi ihlal edecek şekilde) zaten yasak paralel hareket yapmış oluyoruz ki rock müziğe en baştan ters bu iş :D Ya da şeytan aralığı diyerek Triton aralık yasaklanmış mesela. Oysa ki bugün Jazz öğrenecek biri için(siz daha iyi bilirsiniz) "Triton aralık ve çözümü" kavramı herşeye merhaba niteliğinde.
 
Son düzenleme:
hocam size katılıyorum haklısınız. Bizler Gitar çalıyoruz ve sene 2023. Kimse artık hangi ses partisi nereye çözüldü gibi düşünmek yerine daha sade detaysız ama daha işlevsel düşünüyor. Bu nedenle elektro gitarın doğasında zaten bu şekilde koral armoni yaklaşımı pek yapılmaz yapılsa da insanın saçlarını döker. Gerçekten modern hareketleri klasik teorilerle açıklamak sağ kulağı sol elle tutmak bile değil, sol ayakla tutmaya çalışmak gibi bir şey olur.
Fakat ben şu nedenle klasik müziği ve klasik armoni ilkelerini öğrenme taraftarıyım; Batı müziğinin en temelde ne anlatmaya çalıştığını gerçekten klasik armoni ile anlayan bir müzisyen için modern armoniye geçince birden turbo devreye girmiş gibi oluyor.
Akademik eğitim veren kurumlar(Müzisyen yetiştirmeye gerçekten kafa yoran müzik bölümleri) armoni ve armoni/sanat tarihini de anlatıyor. Yani size göre (bana göre de) çok sıradan şeyler için 5 sayfa detay vermeye ne gerek var? değil mi? Ama dönemin şartları ve müziğin tarihini de öğrenince bu eleştiri otomatik olarak düşüyor. Klasik armoninin oluşmasını sağlayan dönemlere baktığımızda amacın kusursuzluk olduğunu görüyoruz. Yani kusursuzluğu arayan besteciler, bestecilere dolaylı yoldan destek veren fizikçi/matematikçiler bu işlere kafa yormuşlar. O nedenle paralel beşliyi yasaklanmış. Zaman geçtikçe klasik armoni kuralları da terkedilerek günümüz müziğine gelinmiş.
Bugün iki tane power chord bassak(kontrpuan-armoniyi ihlal edecek şekilde) zaten yasak paralel hareket yapmış oluyoruz ki rock müziğe en baştan ters bu iş :D Ya da şeytan aralığı diyerek Triton aralık yasaklanmış mesela. Oysa ki bugün Jazz öğrenecek biri için(siz daha iyi bilirsiniz) "Triton aralık ve çözümü" kavramı herşeye merhaba niteliğinde.
Benim eleştirim daha ziyade klasik armoninin öğretilişi biçimi ile ilgili aslında. Tek başına armoni öğrenmenin (aslında pek çok şey için geçerli bu) hiç bir anlamı yok; bu bilginin size sonuç aldırması ve müzik yaptırması gerekiyor. Oysa armoni eğitimi bu doğrultuda şekillenmiyor. Bugün "probleme dayalı eğitim" denilen model ile klasik öğrenme süreçleri ters-yüz ediliyor. Bir tane Bach prelüdünü alıp (klasik gitar düzenlemesi daha da iyi olur, iki dizekten okumak filan yerine...) oradaki bir akordan diğerine geçişlerin nasıl gerçekleştiğini not almak ve çalışmak, çok daha fazla yol aldırır insana.
Triton meselesi klasik müziğin ibret alması gereken bir şey. Bir noktadan sonra besteciler o aralığı çatır çatır çözüp de armonin belkemiği haline getirince, aslında ne kadar dogmatik olduğu ortaya çıkıyor eski kafaların. Paralel beşli-sekizli ayrı bir alem. Bunlar insana ilham verecek veya müzik yaptıracak şeyler değil. Destek değil köstek oluyor yani. Caz ise hem klasik müzik hem de bluesdan beslendiği için, inanılmaz bir işlevsellik var orada. Güzel tınlayan her şeyi çalıyor adamlar. O sayede blues içerisinde bir triton (eksik beşli), bir yarım ton aşağı (4. derece akoru) ve yukarıdaki (5. derece akoru) bir diğer tritona yürüyor! Kilisenin kafasına kalsak iki, hatta üç kere çarpıldık yani:)
Ben eğer caz üzerinden fonksiyonel armoni öğrenmeseydim, klasik armoniyi asla anlayamazdım. Anlaşılmak gibi bir derdi yok çünkü o adamların.
Bir gün vakit bulursam bebop temelinin bana bu işi nasıl çözdürdüğünü izah eden bir şey yazacağım. PDF yapmam lazım tabii; buradan okunmaz muhtemelen:)
 
Ben genelde sevdiğim gitaristlerin tekniklerini ve çalım şekillerini harmanlıyorum.Zakk wylde gibi vibratolar bendler,Srv stili texas lickleri,Malmsteen tarzı inişler çıkışlar vb. gibi şeyler.Öyle aman aman teori bilmiyorum birkaç scale bilirim akor bilirim o kadar.Teknik olarak da ileri seviyede değilim en fazla 3 telde sweep picking yaparım.
 
Ben genelde sevdiğim gitaristlerin tekniklerini ve çalım şekillerini harmanlıyorum.Zakk wylde gibi vibratolar bendler,Srv stili texas lickleri,Malmsteen tarzı inişler çıkışlar vb. gibi şeyler.Öyle aman aman teori bilmiyorum birkaç scale bilirim akor bilirim o kadar.Teknik olarak da ileri seviyede değilim en fazla 3 telde sweep picking yaparım.
Beste yapıyor musunuz peki bunlarla? Başlık kompozisyonla ilgili de ondan sordum.
 
Beste yapıyor musunuz peki bunlarla? Başlık kompozisyonla ilgili de ondan sordum.
Yani besteden kastınızı tam anlamadım ama em dm e phrygian artık neyse arkaya backing track açıp üstüne solo çalarım veya kendim clean kısımları riffleri çalarım sadece arkaya davul eklerim.Birkaç tane tamamen kendim yazdığım (davullar synth klavye piyano bas) şarkı var ama sözü yok.
 
Yani besteden kastınızı tam anlamadım ama em dm e phrygian artık neyse arkaya backing track açıp üstüne solo çalarım veya kendim clean kısımları riffleri çalarım sadece arkaya davul eklerim.Birkaç tane tamamen kendim yazdığım (davullar synth klavye piyano bas) şarkı var ama sözü yok.
İlk bahsettiğiniz şey daha ziyade emprovize oluyor.
"Şarkı var sözü yok" muhabbeti tam bir gitarist kafasıdır:) Söz (yani şarkı sözü) değil de, vokal hattı/melodisidir esas olan. Genellikle gitaristler şarkıların nasıl şekillendiğinde ve vokal hattı-riff-armoni ilişkilerine (ne yazık ki) çok da kafa yormadığı için, "şurada söz olsun" filan diye boşluk açarlar. Öyle olmayacağını gel de anlat:) Başlık aslında tam da buraya denk düşüyor işte, "şarkı var ama sözü yok" gibi sıkıntılara düşmemek için, şarkı yazmayı nasıl daha doğru bir şekilde ele alırız... gibi.
Bu yaptığım eleştiriyi kişisel algılamayın sakın bu arada. Başımdan geçen iki trajikomik hadiseyi yazayım, daha net olsun.
1)Adam instagram linki vermiş (malum siteden grup elemanı ararken buldum), çatır çatır Testament- Musical Death parçasını çalıyor. Alex Skolnick'İn en güzel işlerinden biridir ve solosu da harikadır. Kolay da değildir. Sonra bana "bestesini" dinletti. Bir tane akor dizisi dön baba dönelim. Onun üzerine emprovize takılırsın, ama ondan "şarkı" olmaz. Şarkı formu bilgisi burada devreye girer.
2)Bir başka grup vokal arıyordu. Şarkıyı dinledim, sözleri duyunca şarkıyı parodi filan zannettim. Ciddi ciddi o sözleri kullandıklarına inanamadım. Birisine "şiir" yazdırmışlar efendim. Sözleri göndermişler vokal yapacak elemana, o da "vokali yazmış". Yani sözleri akorların üzerine uydurmuş. He canım he. Oldu. Olmadı tabii. Şarkı sözü dediğin şey popüler müzikte kafiye içerir. Popüler müzik bu, deneysel değil. Sözleri vokalist yazar bu yüzden çoğu zaman. Çünkü yazılan melodi ile sözün arasında üst düzeyde bir uyum olmak zorundadır. (Özet: Söz yazmak başka, vokal yazmak başka şeydir. Ama bunlar birbiri ile mükemmel bir uyum yakalamak zorundadır).
Diğer ilanınızdan ilgilendiğinizi bildiğim için şöyle bir örnek vereyim mesela: Bon Jovi - You Give Love a Bad Name nakaratını inceleyin. Ama her şeyiyle. Vokal hattı, sözlerin kafiyesi, seçilen akor dizisi (doğal minör- Aeolian). Hepsi mükemmel bir kurgu içerir. Öyle nakarat artık yazılamıyor, çünkü millet artık öyle şarkı yazmayı bilmiyor. "Glam" diye burun kıvırırlar ama, o adamlar mükemmel şarkı yazarları idi.
 
İlk bahsettiğiniz şey daha ziyade emprovize oluyor.
"Şarkı var sözü yok" muhabbeti tam bir gitarist kafasıdır:) Söz (yani şarkı sözü) değil de, vokal hattı/melodisidir esas olan. Genellikle gitaristler şarkıların nasıl şekillendiğinde ve vokal hattı-riff-armoni ilişkilerine (ne yazık ki) çok da kafa yormadığı için, "şurada söz olsun" filan diye boşluk açarlar. Öyle olmayacağını gel de anlat:) Başlık aslında tam da buraya denk düşüyor işte, "şarkı var ama sözü yok" gibi sıkıntılara düşmemek için, şarkı yazmayı nasıl daha doğru bir şekilde ele alırız... gibi.
Bu yaptığım eleştiriyi kişisel algılamayın sakın bu arada. Başımdan geçen iki trajikomik hadiseyi yazayım, daha net olsun.
1)Adam instagram linki vermiş (malum siteden grup elemanı ararken buldum), çatır çatır Testament- Musical Death parçasını çalıyor. Alex Skolnick'İn en güzel işlerinden biridir ve solosu da harikadır. Kolay da değildir. Sonra bana "bestesini" dinletti. Bir tane akor dizisi dön baba dönelim. Onun üzerine emprovize takılırsın, ama ondan "şarkı" olmaz. Şarkı formu bilgisi burada devreye girer.
2)Bir başka grup vokal arıyordu. Şarkıyı dinledim, sözleri duyunca şarkıyı parodi filan zannettim. Ciddi ciddi o sözleri kullandıklarına inanamadım. Birisine "şiir" yazdırmışlar efendim. Sözleri göndermişler vokal yapacak elemana, o da "vokali yazmış". Yani sözleri akorların üzerine uydurmuş. He canım he. Oldu. Olmadı tabii. Şarkı sözü dediğin şey popüler müzikte kafiye içerir. Popüler müzik bu, deneysel değil. Sözleri vokalist yazar bu yüzden çoğu zaman. Çünkü yazılan melodi ile sözün arasında üst düzeyde bir uyum olmak zorundadır. (Özet: Söz yazmak başka, vokal yazmak başka şeydir. Ama bunlar birbiri ile mükemmel bir uyum yakalamak zorundadır).
Diğer ilanınızdan ilgilendiğinizi bildiğim için şöyle bir örnek vereyim mesela: Bon Jovi - You Give Love a Bad Name nakaratını inceleyin. Ama her şeyiyle. Vokal hattı, sözlerin kafiyesi, seçilen akor dizisi (doğal minör- Aeolian). Hepsi mükemmel bir kurgu içerir. Öyle nakarat artık yazılamıyor, çünkü millet artık öyle şarkı yazmayı bilmiyor. "Glam" diye burun kıvırırlar ama, o adamlar mükemmel şarkı yazarları idi.
Doğru diyorsunuz ben bunların hiç birini yapamam mesela.Yaptım diyenlerin de çoğunu sizin dediğiniz gibi gördük dinledik olmasa daha iyiydi dedik.Glam metale burun kıvıranları hiç bir zaman anlayamadım ister gitarı olsun ister vokali olsun çok çok yetenekli insanlar var.Bon jovi,Mötley crüe,Poison,Scorpions,Ratt,Wasp,Steel panther gruplarının şarkılarını her dinlediğimde içim içime sığmıyor.Melodileri sözleri soloları riffleri her bir kısmı ince ince işlenilmiş şeyler.Ben richie sambora gibi riff yazamam mesela.Dediğiniz gibi 3 4 akor arasında gider dururum ama Richie sambora'nın Born to be my baby,Bad medicine şarkılarındaki o riffleri aklıma sokana kadar sabah akşam uğraşmışımdır.Modern metal dedikleri djent,death türleri çok basit geliyor.0 1 0 0 1 3 0 basa basa 15 dakikalık şarkı yapıyorlar al sana djent diyip veriyorlar.Ama Ratt'in round and round şarkısı öyle mi ? Lay it down öyle mi ? 20 Yaşındayım ama görmediğim halde ben bile eskileri özlüyorum maalesef :)
 
Doğru diyorsunuz ben bunların hiç birini yapamam mesela.Yaptım diyenlerin de çoğunu sizin dediğiniz gibi gördük dinledik olmasa daha iyiydi dedik.Glam metale burun kıvıranları hiç bir zaman anlayamadım ister gitarı olsun ister vokali olsun çok çok yetenekli insanlar var.Bon jovi,Mötley crüe,Poison,Scorpions,Ratt,Wasp,Steel panther gruplarının şarkılarını her dinlediğimde içim içime sığmıyor.Melodileri sözleri soloları riffleri her bir kısmı ince ince işlenilmiş şeyler.Ben richie sambora gibi riff yazamam mesela.Dediğiniz gibi 3 4 akor arasında gider dururum ama Richie sambora'nın Born to be my baby,Bad medicine şarkılarındaki o riffleri aklıma sokana kadar sabah akşam uğraşmışımdır.Modern metal dedikleri djent,death türleri çok basit geliyor.0 1 0 0 1 3 0 basa basa 15 dakikalık şarkı yapıyorlar al sana djent diyip veriyorlar.Ama Ratt'in round and round şarkısı öyle mi ? Lay it down öyle mi ? 20 Yaşındayım ama görmediğim halde ben bile eskileri özlüyorum maalesef :)
Eğer o tarzda şarkı yazmayı gerçekten istiyorsanız, o insanlara ilham veren şeyleri dinlemelisiniz. Bon Jovi örneğin, Bruce Springsteen hayranıdır. Springsteen'in "Because the night belongs to lovers" isimli şarkısını dinleyin, You give love a bad name veya Born to be my baby gibi şarkılara ilham veren şeyi hemen duyarsınız.
"Yapamam" demek doğru değil bu arada, sadece doğru şeylere odaklanıp öğrenmek gerekiyor. İnsan neye yatırım yaparsa o alanda ilerler. Gökten zembille inmez yani bu beceri. Örneğin, bu tarz için akorlarla şarkı yazmayı öğrenmesi gerekiyor pek çok gitaristin. Beşlileri basmak veya riff çalmak şarkı iskeleti oturtmaya yetmez.
Bunun içinde sevdiğiniz şarkılardaki akor dizilerini inceleyip mantığını öğrenmeniz lazım. 4-5 akor üzerine solo "yardırmaya" biraz ara vermek lazım yani:)
Akor iskeleti çıktıktan sonra beşlilerle elektro gitar eşliği yazılabilir veya bir riff şarkıyı başlatan, ilham veren unsur olabilir. Ama popüler müzikte şarkı yazmanın sırrı akor dizisi ve şarkı formunu oluşturmaktır. O yüzden bu tarz şarkı yazarlarının akustik gitar veya piyano kullandığını görürsünüz. Distortiondan geçmiş elektro gitara çok yüz verirseniz sizi götüreceği yer bellidir, siz de söylemişsiniz zaten:) Onun da dinleyicisi var elbette, ama orada şarkı iskeleti bu kadar incelikle işlenen ve armonik olarak kuvvetli şeyler değil.
Son olarak da şunu söylemek lazım: Vokalli şarkı yazacaksanız, öyle ya da böyle şarkı söylemekle ilgilenmeniz gerekiyor. Sesim yok, kötü vs filan gibi bahanelerle kendiniz kandırmayın. Sesiniz kötü bile olsa en azından geri vokal mutlaka yapmalı (goy goy geri vokal değil, ikinci veya üçüncü ses söyleme becerisinden bahsediyorum) ve vokal ile şarkı yazmanın mantığını anlamalısınız. Sambora ve Bon Jovi'nin her ikisinin de gitar-vokal olması tesadüf değil zaten.
 
Geri
Üst